Hükümetin “rasyonel zemine dönüş” şekilde özetlediği seçim sonrası politika değişikliğiyle, yaşadıklarımızla, faizlerin artışının etkisini görmeye başladık. Gerek tüketici gerekse firmalar için paranın çok pahalı olduğu bir dönemdeyiz. Hala faizde zirveyi görmediğimizi düşünürsek, çok acılı bir sürecin geldiğini düşünebiliriz.
Tüketiciler için, Mayıs öncesi enflasyon ortamında harcamak avantajlıydı, para değersiz olunca bekletmeden harcamak, araç yada herhangi bir mal almak ,enflasyondan korunmak için tercih ediliyordu. Şimdi ise, kredi ile bir şey almak, inanılmaz kredi faizleri nedeniyle çok zor hale geldi. Tüketici alımlarını azalma trendi başladı. Merkez Bankamızın derlediği hane halkı kredi ve banka kartı harcamalarındaki enflasyondan arındırılmış reel artış verilerine göre, bu yıl 2.çeyrekte (nisan,mayıs,haziran) zirveyi gördük ve 3.çeyrekte iniş başladı. Yılın son çeyreğinde yavaşlamanın hızlanmasını bekleyebiliriz.
İhracat kan kaybederken, iç piyasadaki yavaşlamanında etkisiyle , pek çok tekstil firmasının nakit akışında sorunlar artmaya başladı. Ticari krediler %50 sınırına geldi.Bu seviyeden yeni kredi almanın sürdürülebilirliği olmayacağından , firmaların işlerini küçültmeye gitmesini bekliyoruz.
Bu seviyeden ihtiyaç kredi kullanmak isteyen tüketici sayısı azalmaya başlayacaktır.Tüketici ve taşıt kredi faizleri son altı ayda iki katına, ticari kredi ise 3 katından fazla artmış oldu.Bu da piyasadaki talebin azalmasına ve firmaların siparişlerinde gerilemeyi beraberinde getirecektir.
Yerel seçimler öncesi kredi faizlerinde bir iniş beklentisi olsada , çok kısa bir zaman için olacağını ve sonrası yüksek faizin desteğiyle enflasyonla mücadele programının uygulanmasını bekliyoruz. Acı reçeteyi halkın hissetmeye başladığı bu günlerde, henüz başında olduğumuz bu yeni “rasyonel zemindeki” ekonomik program, birkaç yıldır yaşadığımız “irrasyonel zemin” faturasını bize ödetecektir. Fatura ödemeyi kimse sevmez. Bakalım kim bunu küçük bir parça ödeyerek paçaya kurtaracak ve kime büyük parça kalacak.